Bir yazarın, konuşmacının ve hatta gündelik konuşma dilini kullanan biz bireylerin düşüncelerini geliştirmek, okuyucuyu veya dinleyiciyi inandırmak, düşünceleri daha net ve anlaşılır kılmak için başvurduğu yollara “düşünceyi geliştirme yolları” adı verilmiştir.
Paragrafta ana düşüncenin yanı sıra, bu ana düşünceyi desteklemek amacıyla kullanılan başlıca düşünceyi geliştirme yolları şunlardır:
1- Tanık Gösterme
Düşünceyi geliştirmenin bir yolu yazarın düşüncesini kabul ettirmek için, kendisi ile aynı doğrultuda düşünen birinden alıntı yapması, onun sözüne yer vermesidir.
Bir tanık gösterme parçasında;
- En az iki iddia vardır. Biri yazara ait, diğeri tanık gösterilen kişiye aittir.
- Her iki iddia aynı doğrultudadır. (İddiaların birbiriyle çelişmesi tanıklık durumuna aykırıdır.)
- Tanık gösterilen kişinin, anlatılan konuda söz sahibi olması, o konuda tanınan yetkin bir kişi olması gerekmektedir.
- Amaç, okuyucunun değer verdiğine inanılan kişinin konumundan yararlanılarak, okuyucuyu ortaya atılan iddiaya inandırmaktır.
- Tanık gösterilenin düşüncesinin doğrudan aktarıldığı cümleler tırnak işareti (“ ”) içinde verilir.
- Tanık gösterilenin düşüncesi, alıntıyı yapan kişinin kendi anlatım şekli ile aktarılabilir. Bu şekilde yapılan alıntılar tırnak işareti içine alınmaz.
ÖRNEK METİN:
“Her ulusun gelenekleri, dünya görüşü, sanatı, inançları, bilim ve uygarlığa katkısı, diline yansır. Diğer bir deyişle dil, toplumun aynasıdır, onu her özelliği ile bize anlatır. Bu konuda Prof. Dr. Doğan Aksan: “Bir ulusun yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında elimizde hiçbir şey olmasa bile, onun dilinden çıkarak yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında bilgi sahibi oluruz.” der.”
ÇÖZÜMLEME:
Konu: Toplumu tanımada dilin işlevi
İddia: Dilin topluma ayna tuttuğu
Tanık gösterilen kişi: Prof. Dr. Doğan Aksan
Tanık gösterilen kişinin iddiası: “Bir ulusun yaşayış biçimi, gelenekleri ……… bilgi sahibi oluruz.”
Amaç: Dilin topluma ayna tuttuğuna bir bilim adamının sözüyle okuyucuyu inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada tanık gösterme öne çıkmaktadır.
ÖRNEK METİN:
“Kişi bir işe plansız başlamışsa, varmak istediği noktanın ne olduğunu bilmiyorsa o işte başarılı olamaz. Sürprizler, talih böyle kişiler için bir şey ifade etmez. Bu konuda ünlü deneme ustası Montaigne: “Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım edemez.” der.
ÇÖZÜMLEME:
Konu: Başarıda planlı olmanın önemi
Yazarın iddiası: Plansız yapılan bir işin başarıyla sonuçlanamayacağı
Tanık gösterilen kişi: Montaigne
Tanık gösterilen kişinin iddiası: “Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım edemez”
Amaç: Hedefe, doğru ve başarılı şekilde ulaşmak için planlı ve programlı olmanın gerekliliğine inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada tanık gösterme öne çıkmaktadır.
2- Örnekleme
Bir örnekleme parçasında;
- Tek bir iddia söz konusudur.
- Bu iddia, bir ya da birden fazla örnekle desteklenir.
- İddia edilen düşünce ile bu iddiayı desteklemek için verilen örnekler arasında net ve kesin bir bağ bulunmalıdır.
- Düşünce ile örtüşmeyecek örnekler verilmesi, yazının güvenilir olma durumunu zedeler.
- Amaç düşünceyi geliştirmek, açıklamak ve okuyucuyu inandırmaktır.
- Parçanın bir yerinde “örneğin” veya “mesela” sözcüklerini kullanmak mümkündür.
- Örneklemeye tek cümlede, birkaç cümlede ya da paragrafın tamamında yer verilebilir.
- Özellikle soyut bir kavram örneklendirme yöntemi ile somut hale getirilebilir.
ÖRNEK METİN:
“Türk insanı kendi sesi olmuş, sorunlarını dillendirerek bir bakıma kendisiyle dert ortağı olmuş şairlerini hep sevdi; onlara sahip çıktı ve onların şiirlerini bir töre gibi kuşaktan kuşağa aktardı. Böyle olmasaydı, okur-yazarın yok denecek kadar az olduğu bir toplumda Yunus hâlâ ilahilerini söyler miydi? Karacaoğlan sazıyla köy köy dolaşmaya devam eder miydi? Köroğlu isyan türkülerini göğsünü gere gere dillendirir miydi?”
ÇÖZÜMLEME:
Konu: Şairler ve toplum arasındaki bağ
İddia: Türk milleti, sorunlarına şiirle çare arayan, şiirleriyle dert ortağı olan şairlerine sonuna kadar sahip çıkmaktadır.
Gösterilen örnekler: Yunus, Karacaoğlan, Köroğlu
Amaç: Türk insanının, toplumsal sorunlarına yönelen şairlerine çok değer verdiğini örnek şairler göstererek, bu durumu okuyucuya ispat etmek
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada örneklendirme ön plana çıkmaktadır.
ÖRNEK METİN:
“Bir ulusun dili, o ulusun büyün yönlerinin ve tarihe bıraktığı izlerinin yansıtıcısıdır. Türkçede “kışlağ, yaylağ” gibi sözcüklerin ve çadır adlarının bolluğu Türklerin göçebe olduklarını; “kır at, doru at, yağız at..” gibi sözcükleriyle binicilik terimlerinin çokluğu, ulaşımda attan yararlandıklarını; “görümce, baldız, bacanak, elti, enişte…” ve benzeri kız alıp vermeyle ilgili adlandırmaların yapılmış olması kadınlara dayalı akrabalığı da önemsediklerini göstermektedir.”
ÇÖZÜMLEME:
Parçayı inceleyelim:
Konu: Toplumu tanımada dilin işlevi
İddia: Dilin toplumun özelliklerini yansıttığı
Gösterilen örnekler: Kışlağ, yaylağ; kır at, doru at, yağız at; görümce, baldız, bacanak, elti, enişte
Amaç: Dilin toplumsal özellikleri yansıttığını okuyucuya inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada örneklendirme öne çıkmaktadır.
Tanık gösterme ile örnekleme arasındaki fark nedir?
- Tanık göstermede iki iddia vardır; biri yazara, diğeri tanık gösterilen kişiye aittir, bu iki iddia da aynı düşünceyi savunur.
- Örneklemede ise yalnız bir iddia bulunur, bu iddia çeşitli örneklerle desteklenir. Bu örnekler kavramlar, nesneler vs. her şey olabilir.
- Özellikle paragrafta kişi isimleri örnek gösterildiğinde tanık gösterme ile karıştırılmaktadır. (yukarıdaki örnek metinde olduğu gibi: Yunus, Karacaoğlan, Köroğlu…). Burada dikkat edilmesi gereken şey örnek gösterilen kişilerin de düşüncelerinin metin içinde yer alıp almamasıdır. Metinde bu düşünceye yer verilmişse yöntem tanık gösterme, yer verilmemişse örneklendirmedir.
3- Tanımlama:
Bir tanımlama parçasında;
- Bir kişi, varlık veya kavram, “Anlatılan şey nedir?” sorusunun cevabını verebilecek biçimde okuyucuya tanıtılır.
- Yüklem durumundaki sözcükte, ses uyumuna göre “-dır, -dir, -dur, -dür” ekinden uygun olanı bulunur ya da cümle “denir, demektir” gibi sözlerle biter.
- Tanımlama yapılan cümle genellikle paragrafın başında ya da sonunda bulunur. Parça içindeki tanımlama cümlesini parçadan ayırıp tek başına kullansak dahi biz o cümle ile “bu nedir?” sorusuna cevap bulabiliriz.
- Yargılar kesindir.
- Düşünce yazılarında ve bilgi vermek amaçlı bilimsel yazılarda tanımlama yöntemine başvurulur.
- Tanımlama yapan kişi, tanımlamasını yaptığı kavram hakkında yeterli bilgi birikimine sahip olmalıdır.
ÖRNEK METİN:
“Ansiklopedi, birden çok konuda özlü ve bilimsel bilgiler veren yapıttır. Ansiklopediler, bilgilerin harf sırasına göre dizildiği, akademik yönü olan yapıtlardır. Ansiklopedi, kişinin dilediği her konuda özlü bilgiye, en kısa yoldan ulaşmasını sağlayan bir el atlı kaynağı, ev ve işyeri kitabıdır.”
ÇÖZÜMLEME:
Tanımı yapılan: Ansiklopedi
Amaç: Ansiklopediyi tanımlamak, özelliklerini ve işlevini anlatmak
Anlatım özellikleri: Yargılar kesindir. “Bu (ansiklopedi) nedir? Sorusuna yanıt vermektedir “-dır” ekiyle bitmektedir.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça tanımlamadan oluşmuştur.
ÖRNEK METİN:
“Ölenin ardından söylenen; ölümünden duyulan acıyı, hayatta iken yaptığı iyilikleri dile getiren şiirlere “ağıt” denir. Ölü çıkan evlerde, matem toplantılarında okunur. Halk edebiyatı nazım türlerindendir. Ağıtlar, koşma kafiye düzenine göre söylendiği gibi son iki mısraı nakarat olan dörtlüklerle de söylenir. Genellikle dörtlü, bazen üçlü, beşli altılı kıtalarla; 11’li hece ölçüsüne göre dizilir.”
ÇÖZÜMLEME:
Tanımı Yapılan: Ağıt
Amaç: Ağıtın ne olduğu hakkında bilgi vermek
Anlatım özellikleri: Paragrafın geneli bize “Ağıt nedir?” sorusuna cevap vermektedir. Parça içinde “denir” kelimesi ve “dir” eki ile biten cümleler yargının kesin olduğunu gösterir niteliktedir.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça tanımlama yoluyla oluşturulmuştur.
Tanımlama hangi şekillerde yapılır?
1- Tanımlama yapılacak kavrama ait standart özellikler nesnel şekilde bir aktarılabilir.
Örnek Cümle: “Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatına “Edebiyat” denir.” (TDK)
2-Tanımlama yapılacak olan kavramın görevi/işlevi, öznellik de katılarak aktarılabilir.
Örnek Cümle: Edebiyat, insanları yeni dünyalara götüren bir tutkudur.
3-Karşıt/zıt bir tanım yapılarak, tanımı yapılmak istenen asıl kavramın ne olduğu ortaya çıkartılabilir.
Örnek Cümle: Ölçülü ve uyaklı yazıların hepsi şiir değildir.
4- Karşılaştırma
Düşünceyi geliştirmenin bir başka yolu da; gündelik yaşantımızda da sık sık başvurduğumuz, iki kişi, varlık veya kavram arasında üstünlük, eşitlik veya zayıflık yönünden ilgi kurarak karşılaştırma yapmaktır.
Bir karşılaştırma parçasında;
- Karşılaştırılan iki veya daha çok kişi, varlık veya yer vardır.
- Anlatılanların benzer yönleri, farklı yönleri ya da birbiri ile olan ilişkisi karşılaştırılabilir.
- Karşılaştırmayı belirginleştirmek için “ise, oysa, buna karşılık, de, daha, en” ve benzeri sözcükler kullanılır.
ÖRNEK METİN:
“Ahmet Haşim de Yahya Kemal de önemli şairlerdir. İkisi de şiirin amaçlar uğruna kullanıldığı günlerde şiir yalnızca şiir olmalıdır diyecek kadar bilinçlidir. Ama bence Ahmet Haşim, Yahya Kemal’den büyük bir şairdir. Yahya Kemal çok iyi koşullar altında, bütün olanaklara sahip olarak kendi şiirlerini oluşturmuştur. Ahmet Haşim ise olanaksızlıkla veya çok az olanakla büyük bir şiire imza atmıştır.”
ÇÖZÜMLEME:
Karşılaştırma yapılanlar: Ahmet Haşim ve Yahya Kemal
Amaç: Ahmet Haşim’in Yahya Kemal’den daha başarılı olduğuna inandırmak
Yöntem: Öncelikle iki şairin ortak özelliği belirtilmiş, peşinden farklı özelliklerine geçilerek Ahmet Haşim’in daha büyük bir şair olduğu vurgulanmıştır.
Yöntemi belirginleştiren sözcükler: “ise, ikisi de, ” (Ahmet Haşim ise…)
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça, karşılaştırmadan oluşmuştur.
ÖRNEK METİN:
“Poz vermekle rol yapmak aynı şey değildir. Poz vermek bir anlıktır. Kendinizi kasarak olduğunuzdan farklı görünebilirsiniz. Bu görünüş sizin normal görünüşünüzden güzel olabilir. Oysa rol yapmak uzun sürelidir. Kendinizi kastığınız an doğallıktan uzaklaşırsınız. Güzel görünmek isterken çirkinleşirsiniz.”
ÇÖZÜMLEME:
Karşılaştırma yapılanlar: Poz vermek ile rol yapmak
Amaç: Poz vermek ile rol yapmanın arasındaki farkı göstermek
Yöntem: Poz vermek ile rol yapmanın doğallık bakımından karşılaştırılması yapılmıştır.
Yöntemi belirginleştiren sözcükler: “….aynı şey değildir, Oysa… ”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça, karşılaştırmadan oluşmuştur.
5- Sayısal Verilerden Yararlanma
Sayısal verilerden yararlanılan bir parçada;
- Anlatılanlar çeşitli bilimsel araştırmaların sonucu ortaya çıkan sayısal verilere dayanır.
- Bu yüzden anlatılanların inandırıcılığı ve güvenilirliği en üst düzeydedir.
- Rakamlara, yüzdelik değerlere (%), tarihlere vb sayısal veri niteliğindeki ifadelere yer verilir.
- Yanlış aktarılan sayısal değerler, anlatılanların güvenilirliğini kolayca zedeleyebilir.
ÖRNEK METİN:
“Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) verilerine göre inme (felç), dünyada kalp hastalıkları ve tüm kanserlerin toplamından sonra üçüncü sırada yer alan ölüm nedenidir. Dünyadaki inmelerin üçte ikisi ise az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. İnmeye bağlı ölüm oranının 2020 yılında özellikle yaşlanan nüfusun az gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığının artması nedeniyle iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. İnmeyi oluşturan değişik risk faktörleri vardır; ancak gönümüzde tüm inmelerin %62’sinden yüksek tansiyon sorumludur.”
ÇÖZÜMLEME:
Anlatılan konu: İnme (felç) hastalıklarının sebepleri ve buna bağlı ölüm oranları
Kullanılan sayısal veriler: “üçüncü sırada yer alan…” “üçte ikisi ise…”, “İnmeye bağlı ölüm oranının 2020 yılında…”, “iki katına çıkacağı…”, “inmelerin %62’sinden yüksek tansiyon sorumludur.”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada sayısal verilerden yararlanılmıştır.
ÖRNEK METİN:
“Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirten en doğru gösterge bebek ölümleridir. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre doğan her 1000 çocuktan 112’si yaşına varmadan ölmektedir. Bebek ölüm hızı, kimi Asya ve Afrika ülkelerinde binde iki yüzün üzerindedir. Oysa gelişmiş ülkelerde bebek ölüm hızı, örneğin İsveç’te binde 8,3, Batı Almanya’da binde 21, ABD’de ortalama binde 6’dır. Pakistan’da binde 124, buna karşılık Hindistan, Tunus, Madagaskar gibi yoksul ülkelerde binde 60 dolaylarındadır.”
ÇÖZÜMLEME:
Anlatılan konu: Bebek ölümlerinin gelişmişlik düzeyine göre oranları
Kullanılan sayısal veriler: “her 1000 çocuktan 112’si…”, “ülkelerinde binde iki yüzün üzerindedir…”, “İsveç’te binde 8,3”, ” Batı Almanya’da binde 21”, “ABD’de ortalama binde 6’dır.”, Pakistan’da binde 124”, “Hindistan, Tunus, Madagaskar gibi yoksul ülkelerde binde 60”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada sayısal verilerden yararlanılmıştır.
Düşünceyi Geliştirme Yolları Örnekleri
ÖRNEK:
Öyküde dil sorunu, başka bir deyişle, üslup sorunu en önemli sorundur. Öykü, içinde olay bulunsa da, gücünü dili güzel kullanmaktan alan bir anlatım ürünüdür. Görüşümü paylaşmasanız da şunları söyleyeceğim; kimi öyküler ancak destan havası isterken, kimi bunu hiç gerektirmez. Onda düz, yalın bir anlatım yeterlidir. Diyelim ki bir çocuğun öyküsünü anlatıyorum, yer yer dil bilgisi kurallarına ters düşen “çocuksu bir dil” kullanmam kaçınılmaz olur. Çünkü bir insanın dili, onun ayrılmaz bir parçasıdır.
ÇÖZÜMÜ:
Örnekleme: Diyelim ki bir çocuğun öyküsünü anlatıyorum, yer yer dil bilgisi kurallarına ters düşen “çocuksu bir dil” kullanmam kaçınılmaz olur.
Tanımlama: Öykü, içinde olay bulunsa da, gücünü dili güzel kullanmaktan alan bir anlatım ürünüdür.
Karşılaştırma: …kimi öyküler ancak destan havası isterken, kimi bunu hiç gerektirmez.
ÖRNEK:
Düzenli eğitim görmekle kültürlü olmak farklı şeylerdir. Düzenli eğitim, kişinin okul sıralarında oturup, devlet gözetiminde eğitim alması ve bu eğitimini mezuniyet belgeleriyle belgelemesidir. Kültürlü olmak ise kişinin birçok konuda geniş bilgiye sahip olması ve bu bilginin onda görgü olarak kendini göstermesidir. Yazın tarihinde düzenli eğitim almamış birçok yazar vardır. Yaşar Kemal, Robert Burns, Walt Whitman, Maksim Gorki gibi. Onlara kültürsüz diyebilir misiniz? Diyemiyorsanız düzenli eğitim almakla kültürlü olmanın farklı olduğunu kabul etmek zorundasınız.
ÇÖZÜMÜ:
Karşılaştırma: Düzenli eğitim görmekle kültürlü olmak farklı şeylerdir…
Örneklendirme: Yaşar Kemal, Robert Burns, Walt Whitman, Maksim Gorki gibi…
Tanımlama: Düzenli eğitim, kişinin okul sıralarında oturup, devlet gözetiminde eğitim alması ve bu eğitimini mezuniyet belgeleriyle belgelemesidir. Kültürlü olmak kişinin birçok konuda geniş bilgiye sahip olması ve bu bilginin onda görgü olarak kendini göstermesidir.
Çok güzel olmuş gerçekten.Teşekkür ederim.
Çok güzel olmuş emeğinize sağlık çok teşekkür ederim. Sağolun var olun.
Çok güzel olmuş. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim.
Çok güzel olmuş, sayenizde sınavda yüksek aldım.
Çok teşekkür ederim. Çok güzel olmuş, ellerinize sağlık.
Teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
Çok güzel bir içerik olmuş, emeğinize sağlık.